Pazar, Ağustos 08, 2010
...Umudu Var...
Uykuya o kadar hasretti ki günlerdir, çok geç olmadan yatıp uyumuştu gece.. Gözlerini yumduğunda keyiften gülümsüyordu, hissediyordu…
Günlerden pazardı. Sabah gözlerini açtığında, yatağında pencereye doğru yatmış, gökyüzünün maviliğiyle uyanmıştı yeni güne. Uyurken olduğu gibi yine gülümsedi. Ve yataktan kalktı. Evin içinde dolandı ve odasına geri döndü. Yatağın yanında duran komodinin üzerindeki koca su şişesini dikti kafasına ve kana kana su içti. Annesinin yanına gitti. En güvenli kollara sığındı, öperek uyandırdı.
Üzerini değiştirip aşağı indi.
O kadar keyifli hissediyordu ki kendisini attığı her adımda dudaklarında hep bi şarkı mırıldanıyordu. Oysa ki uyanalı daha ne kadar olmuştu.. O keyifle çayı demledi güzel bir kahvaltı hazırladı. Kalabalıklardı kahvaltıda yine. Keyifle hazırladığı kahvaltının keyifle geçeceğine inanıyordu zaten.
Sürekli şarkı söylüyordu. Bağıra bağıra hiç çekinmeden, hiç utanmadan diline ne gelirse söylüyordu. Bazen olduğu yerde dans ediyor söylerken, bazen elinde ne varsa bırakıp koltukların üstüne çıkıp hem söylüyor hem dans ediyordu. Annesinin kendisine gülümsediğini fark etti ve şarkı söyleye söyleye yine yanına gitti, yanağına bi öpücük kondurdu. Devam etti kahvaltıyı hazırlama ve şarkı mırıldanmaya.
Tam tahmin ettiği gibi oldu. Keyifli bi Pazar kahvaltısıydı. Kahvaltı keyifliydi, kendisi keyifliydi, hayat keyifliydi, daha ne olsundu.
Ayağa kalkıp sofrayı toplamaya başladığında yine şarkı söylemeye başladı. Bir türlü durmuyordu, sürekli şarkı söylüyordu. Yetmemişti, müzik açıp hem dinleyip hem söylemeye başladı bu sefer. Fark etti ki bu şekilde olduğunda dans etmek daha keyifli oluyordu. Herkes onun sesini duyuyordu dışarıdan. Babası annesi halası ablası babanesi kardeşi, herkes dışarıdaydı ve herkes onunla birlikte hem keyifleniyordu hem onun bu haline oldukça şaşırıyorlardı. Cennetten müjdeci mi geldi acaba diye soruyorlardı birbirlerine, o içeride şarkı söylemeye devam ediyordu ama dışarıda konuşulanları da duyuyordu.
Söylerken düşünmeye başladı kendisini.. Gerçekten ne kadar keyifliydi, gerçekten ne kadar huzurluydu. Aynaya baktığında gördüğü yüz sanki değişik gelmeye başlamıştı. Halbu ki kaşı aynıydı gözü aynıydı dudakları dişleri burnu, hep aynı yüzdü gördüğü. Gözlerindeki ışıltının farklı olduğu apaçık ortadaydı ama. Mat ve solgun değillerdi. Ağlamaktan şişmemişlerdi. Kan çanağına dönmemişlerdi. Tabiri caizse “sinek” gibi küçük kalmamıştı gözleri. Donuk donuk bakmıyordu, cin gibi bakıyordu. Bakarken ışıldıyordu. Işıldarken aydınlatıyordu. Kendisindeki bu değişikliği görebildiğine kendisi de inanamamıştı. Kendisine daha da güzel gelmeye başlamış, yaptıklarının amacı değişmişti. Yemekleri doymak için değil, yaşamak için değil, tat almak için keyif almak için yediğini fark etti. Giyinirken daha da özen göstermeye başladı. Saçlarını tepeden savrukça toplamak yerine, kıvırcıklığı gitmiş bile olsa,fönden geriye kalan iri dalgalarına bakıp onları yine sevdi. Parmaklarıyla tek tek ayırdı buklelerini.
Gülümsedi kendine.
İçinden geçenleri, kimseye söyleyemediklerini yine tekrar etti aynadaki aksine.
Evet artık bi umudun var. Evet önemlisin. Evet değerlisin, daha da değerli olabilirsin. Aptal değilsin, saf belki biraz ama kandırılacak kadar değilsin. Çirkin misin yoo kim demiş, gözlerindeki ışıltı yeter. Boş mu duruyorsun hayata karşı hala, yaraların kanıyor mu; ellerinle dokunup bi baksana. Kaşıyıp kaşıyıp kanattıkların, daha iyileşmeden tekrar taşlanan yüreğin beynin bedenin hayata bakan gözlerin ne alemde? Yalanların bencilliklerin içinden çıkıp sıyrılıp döndün mü gerçek hayatına? Korkuyor musun hayatından, yaşadıklarından ve yaşayacaklarından? Belki biraz ama, cesaretin var mı hala; Var..
Evet umudun var artık bak. Sana şarkılar söyleten bağıra bağıra, durup dururken seni gülümseten, inanamasan bile bu gülüşlerine, var olduğunu görüyorsun gülümseyişlerinin. Bak kaybolmamış terk etmemiş seni, bırakmamış gülücüklerin ellerini. Düşüp kalkmaktan yara olan ellerin iyileşmeye başlamış bak, öne eğdiğin başın daha dik gibi sanki, gözlerine bak gözlerine…
O yaşlı gözlerden eser kalmamış bu günlerde..
O şarkısını söylemeye devam ederken bahçeden seslendiler ona:
“Noldu böyle birden sana” diye.
Hiçbir şey söylemeden gülümsedi sadece, ışıldadı gözleriyle ve gülümseyişiyle, içeriye geri döndü, içinden geçenleri, kendine sesli bir şekilde tekrar söyledi,
Artık bi umudum var benim de…
…..PınarYaşamPınarım….
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder