Çarşamba, Şubat 24, 2016

iyiki doğdun Yol Arkadaşım...

ve...

seninle aynı evde yaşamamıza 37 gün kaldı...

şimdilerde biz, evimizi hazırlıyoruz, eşyalarımızı seçtik, perdelerimizi bekliyoruz... birlikte yiyeceğimiz yemeklerimiz için tabaklarımız, tencerelerimiz, kadehlerimiz, hepsini yerleştirdik...

eksiklerimizi belirliyoruz, birlikte gidip seçiyoruz...

bu koşturmanın içinde ikimiz de çok yorulduk ama yine de çok mutluyuz seninle...

ve tüm bu yetiştirme çabalarının arasında güzel bir gün kutluyoruz bugün...

doğum gününü...

bugün günlerden SEN...

bugün günlerden "İYİKİ DOĞMUŞ, İYİKİ BANA NASİP OLMUŞ" diyerek şükrettiğim gün..

bundan sonra her yaşımızın her gününü birlikte geçireceğiz...

bir sürü anı biriktireceğiz...

benim doğum günümde bize çekilen bir fotoğrafın altına "hangi yaşım kötü geçebilir ki bundan sonra, sen varken yanımda" yazmıştım, umarım ki senin de her yaşını güzelleştirebilir, seni hep gülümsetebilirim.

sen benim dualarımın karşılığı, ve hiç bitmeyen dualarımın adısın....

en güzel hikayem,

yol arkadaşım,

en kötü günümüz hep böyle olsun...

birlikte nice güzel yaşlarımıza...

Pazartesi, Şubat 15, 2016

SEVGİLİLER GÜNÜ ŞEYSİ :)

dün herkesin ig, facebook, snapchat hesaplarında olduğu gibi bende de bol bol kırmızı güllü mum ışıklı fotoğraflar, gülücükler, kalpler böcekler bisürü şey vardı...

sabah oldu, bi baktım, o gördüklerimin üzerine yenileri eklenmiş, dedim ki aaa biz hiç bir şey paylaşmadık ya eksik mi kaldık, paylaşmalı mıydık, bilemedim neyse o zaman yazayım madem dedim ve hazırsanız başlıyorum sevgilimle 2. sevgililer günümüzü anlatmayaaaa... :)

biz dün kendimizce planlamalar yaptık, evimizin içini döşerken nelere dikkat etsek, hangi tarzda döşesek diye MASKO'da dolandık durduk.
bi mağazada beğendiğimizin kumaşını denk getiremedik çıktık başka mağazaya girdik, kumaşını beğendiğimize mobilya uyduramadık yine çıktık başka mağazaya girdik. bazı mağazalarda başımız döndü karışıklıktan bazı mağazalarda el sıkıştık pazarlıkta anlaşamadık, yine çıktık başka mağazaları gezdik. tüm günümüz MASKO içinde dolaşarak, elimde pembe arabalı not defterim, içinde evimizin ölçüleri,
"kapıyı açarsak kaç metre boşluk kalır",
"televizyonu karşı üniteye koysak nasıl olur",
 "duvara monte istemem",
 "ille de köşe koltuk olsun",
 "bu ne babane evi gibi",
"ben öyle eskitme istemiyorum böyle istemem ben, ama nasıl istediğimi de bilmem",
"ayaklarımı nereye uzatıcam",
"o zaman puf da alalım",
"ya ben pembe istiyorum",
"ama bu desen de güzel bak",
"al sana nakit, ne kadara veriyosun, vermiyo musun o zaman gidiyorum"
"sen nereliydin ya"
diye diye trajikomik bisürü cümleyle koca günü bitirdik...

Alacağımız yemek masasına kaç kişi oturtabiliriz, mutfaktaki boşluğa ne yerleştirebiliriz, duvara tablo mu ayna mı, bazen oflaya poflaya, bazen kahkaha atarak salonumuzun içini döşedik.

tüm bunların başında, MASKO'ya giderken yolda bir klip çektik, şarkımız da SEDA SAYAN'dan
-seviyor musun
-seviyorum
-bir daha söyle
-seviyorum
-bir daha
-seviyorum
-ben de seniiiiiiii seeevvvgiiiiliiiiimm

diyerek çok komik bir video çektik, ve sonrasında izleyince gülmekten karnımıza ağrılar girdi :))))))))))  (radyoda tesadüfen çıktı, tamamen doğaçlama, bu planlama dışı:) )

akşamına tüm bu yorgunluğu attıracak güzel bir yemek yedik 4ümüz ama öyle mum ışığı falan değil, gayet ocakbaşı stayla, yorgunluktan bitmiş ama açlıktan gözü dönmüş şekilde, onu da yerim bunu da yerim, diyerek.. bana sorarsanız en güzel şey olayın sonu yani tatlı kısmıydı :)))))))) ve yemek süresi boyunca acaba davetiyeyi istediğimiz gibi yapabilecek miyiz, yapamazsak ne yaparız, davetlileri nasıl oturtursak kimsenin kalbi kırılmaz, herkese davetiye veremezsek ne olur, kimin gönlünü nasıl alırız diye ben telaşlanırken bir ses
"telaşlanma herşey çok güzel olacak bana bırak" dedi, ben de ona bıraktım...

sonra düşündüm, mesele doğru gelinlik mi, doğru ev mi, doğru eşya mı, doğru bütçe mi mesele neydi, mesele tüm bunları yapacak bir adam değil mesele doğru ADAM'ı bulmaktı...

he tabi ki şunu da araya sıkıştırmalıyım, aslında bir evlilik süresinde normal olan bu günümüze sevgililer günü namına hiç bir şey katmadık mı, kattık tabi ki,
ilk tanıştığımız günden sonra da sevgililer gününde hediye olayına hiç girmeyelim diye karar almış olsak da,


O, benim beyaz güllerimi hiç eksik etmez...
;)

bize her gün sevgililer günü mü, değil
çünkü her günümüze başka anılar sığdırıp birbirimizin başka huylarını keşfediyoruz biz
dünden daha çok seviyoruz birbirimizi bugün,
yarın da bugünden fazla seveceğiz çünkü

buyrun! romantik bi nokta koydum işte..! :))))

Perşembe, Şubat 11, 2016

bahara doğru giderken vol.10


burası BAHÇEŞEHİR'de bulunan "DUDAKPAYI MEYHANE".
 
alkolle çok arası olmayan biri olmama rağmen arada bir güzel insanlarla bi masaya oturmak sohbet etmek gerçekten iyi gelebiliyor. Alkol masası dünyadaki en hassas masalardan biri bana sorarsanız, zira bu haltı ağzıyla adam gibi içmeyi bilmeyen insanlarla aynı masaya oturmak, bırakın keyfi işkenceye dönüşüyor...

zaten en nefret ettiğim insan tipidir içtiğinde kendini kaybeden insan... yani, her bünyeyi farklı etkiler kabul, ama benim de böyle bir bakış açım var, içip içip sapıtan, normal halinden daha farklı bir ruh haline büründüklerinde ve saçmaladıklarında gerçekten insanlara saygım azalıyor...
he tabi şöyle de bi durum var, başlayınca da bırakılamıyormuş, nasıl içildiği anlaşılmıyormuş gibi cümleler de var duyduğum ama, banane ya içip sapıtan adam, pek bi komik duruyor gözümde... soytarı bile daha yüce, o kadar yani...

tabi alkolle olan münasebeti düşünceleri ifade etmeye girince bu fotoğrafın anlam ve öneminden bahsetme sırası pek bi aşağılara indi tabi.
efenim, malum #waitingforApril2 diyip duruyoruz, hay gözüne girsin 2 nisan diyenlerin sayısı kaç bilmiyorum ama aldığım yorumlar mailler ve tepkilerden güzel şeyler hisseden, okumaktan zevk alan ve bu heyecanımızı paylaşan insanların sayısının pek bi fazla olduğunu biliyorum :) ve çok da hoşuma gidiyorsunuz siz hepiniz :)

geçtiğimiz günlerde 2 tane kutlama yaptık biz... biri bizim için biri de çok sevdiğimiz iki dostumuz. için... nisan'a az kalmışken halledilmesi gereken en önemli işleri de gayet güzel hallediyoruz hallettik ve inanılmaz rahatladık. üzerime bir deve oturmuş gibimişim, yerimden kalkmaya mecalim yokmuş yahu, bitti ama sonunda, o deveyi bir kahraman kovdu gitti, yehu yaşasın oh mis...

sanırım bundan sonraki kısım da en eğlenceli ve en yorucu kısım çünkü kapımızı ev dekorasyonu çalıyor. diyor ki haydi bakalım kendi ruhunu yansıt, eve can suyunu ver.
kafamda uzun süredir düşündüğüm belli bir dekorasyon tarzı var tabi ki ama bu süreç başladığından beri hep; kafamda olmayan ne varsa gittim onları beğendim aldım. öyle ki dallı budaklı diye ifade ettiğim tabak takımlarından zamanında nefret etsem de gidip dallı budaklı bir günlük yemek takımı alan bir gelin adayıyım. aldıktan sonra delirmiş olmalıyım dedim ama, aldım gitti be kardeşim :) :) :)

ve sonra bir erken doğum günü kutlaması yaptık. şehir dışından gelen misafirimize güzel bir erken kutlama yaptık ve çok çok eğlendik... inanın insanın hayatına renk katan dostlarının olması çok önemli... doyasıya kahkaha atabilmelisiniz. avaz avaz gülmelisiniz... ama bunu çekinmeden sıkılmadan, sonrasını düşünmeden hesaba katmadan yapabilmelisiniz.
oyyhh
hayat sevince güzel diyesim geldi :))

ve tabi ki sömestr bitti ve iş yerimdeki takvimime çentik atmaya devam ediyorum. araya uzunca bir tatil girince, geri dönüp de üzerini çizdiğim günlerin sayısı bir hayli fazla oldu :)
bugünü de saymaz isek 50 günümüz var.

şimdiiiii

Ya Allah Bismillah diyip, yeni işlere girişiyoruz... :) :) :)

bir bakmışııız herşey noktalanmış da onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine muhabbetleri yapıyoruz...
:)

sevgiler

snapchat: pinarustundag

Salı, Şubat 02, 2016

Mola...

hazırlıklar tam gaz devam ederken, hasret de başa vurmuşken, e bir de biraz da olsa yorulmuşken,
 enerji depolayarak başlamak lazımdı haftaya...

bu hafta çok büyük bir işim var ve desteğe en ihtiyacımın olduğu hafta sanırsam. sömestr bitmek üzere, ve en büyük işi de bu hafta halletmemiz gerek, Allahın izniyle...

bu süreçlerde insanlar bazı şeylerden çok yoruluyor. geriliyor, susuyor, konuşmak istese de konuşamıyor, gülümsüyor, içten içe ağlıyor...
herkes bir şeyler hissediyor,  düşünüyor da, olayın merkez noktasında durduğunuzda sanki herkes etrafınızda kutu kutu pense oynuyor gibi... kimin ne düşündüğünü bilmek istiyorsunuz ama duymak istemiyorsunuz...
birileri fikir versin istiyorsunuz ama kimse konuşsun istemiyorsunuz...
bir an önce büyük gün gelsin istiyorsunuz ama bu günlerin de tadını doyasıya çıkarmak istiyorsunuz...
birilerine kırılıyorsunuz, sonra unutuyorsunuz,
laflarıyla iğnelemeye çalışanlara sinir oluyorsunuz, sonra AMAN BANANE KONUŞSUN KONUŞSUN DURSUN, diyip umursamıyorunuz,

ve günler geçiyor...
öyle böyle...

işte bu zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğum şey,
kollarını açmış o iki kol
konuşmadan konuşan o bir çift göz,
ve dünyamdaki cennet kokusu.


Bu yüzden;

içimdeki bu deli ruh'u hep sevdim, ha diyince çıkıp gitmeleri, bu deli cesaretimi, gitmeleri ve gittiğim için, sarılıp kokusunu duyduğum için "iyiki de gittim" demeleri :)


daha önce de yazmıştım eğer eşinizin şehir dışında bir ekmek kapısı var ise bu hem faydalı hem zararlı bir süreç...

özlemle aşk pekişiyor, buna inanıyorum,
önemli süreçleri yalnız başına geçirmek zorunda olmak da zor bunu da yaşıyorum...

o yüzden, içimdeki deli ruh'a ihtiyaç var, malum,
kış bitene kadar çok ihtiyacımız olacak sanırım "hadi gidelim" demelere...
ve tabi ki vakit bulabildiğim ölçüde..

ve,
bu deliliği benimle iki kere yapan bu arkadaşa da teşekkürleri bir borç bilirim..
yooo borç morç bilmem, sonuçta o da gayet eğlendi, hıh!

ama şunu bilmek çok güzel,
desem ki ona "hadi bidaha gidelim noluuurr"
düşünmez tamam der o bana ;)
çünkü beni sevioooo :))))))))

 ve bir de;

oraya giderken asıl amacımız 2NİSAN için aklımdaki bir projeyi gerçekleştirmekti ama 2 sefer gidişimizde de gerçekleştiremedik, ve bu hüsranın sonucunda aşağıdaki fotoğraf çıktı ortaya.. :( gülsem mi üzülsem mi bilemedim ama, UMUDUM VAR HALA, YAPABİLİRİM, BİR DELİ "HADİ GİDELİM" E BAKAR NASILSA :P :P :P

kendime verdiğim Mola, yarın itibariyle bitiyor...
Pazartesi aldığım dopingle, işlere girişmeye hazırım...
hadi bakalım Allah rast getirsin... :)

#waitingforApril2

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...