Perşembe, Ocak 27, 2011

HAYATIN İÇİNDEN: Otobüste yer kavgası

Nefes aldığımız sürece ne zaman ne yaşayacağız neyle karşılaşıp şaşıracağız hiç belli değil. Bunu bugün bir kez daha anladım.
İşten çıkıp eve giderken bindiğim otobüste koridorda ayakta dururken, benim yüzümden bir amca ve bir teyze birbirlerine giriyorlardı neredeyse. Aslında kendimi sebep olarak da göstermek istemiyorum, onların bağrışası varmış da neyse.
Otobüste ayakta duruyorsanız boş kalan yere oturursunuz, nitekim ben de öyle yaptım. Önümdeki genç bey ayağa kalkıp kapıya yönelince ben de boşalan koltuğa oturdum. Arkadan bir teyze omzuma dokundu, pıt pıt pıt diye.
-Oradan gelen teyzeye verdi yeri, sen neden oraya oturdun bir de genç olacaksın!

Tabi ben omzumdaki o sert pıt pıt’ların etkisinden zaten çıkamamışken henüz, bir de bu cümleleri duyunca sadece “ yaa öyle mi peki” deyip kalkmak zorunda kaldım. Ve arkamdan kıyamet koptu.
Sağolsun, beni savunmaya çalışan bir amca da o teyzeye demez mi, sen de yanındaki çocuğu kucağına alsana, diye. Ve otobüs birbirine karıştı, otobüs koltuğu ve benim ona oturmam olay oldu ve otobüsün arka tarafı resmen bu konu üzerine kurulan cümlelerle kaplandı.
Kendimi yaşlılara yer vermeyen terbiyesiz genç kız gibi hissetmiş olsam da bir süre, kafamı sağa sola sallayıp kendime geldim. Günümüz temposunda artık gençlerin de çok yorulduğunu ve toplu taşıma araçlarında onların da oturabilme haklarını savunduğumu hatırladım birkaç saniye içinde. Evet evet aynen bunu savunuyorum. Sabah ezan sesiyle hatta kimisi ondan da önce İşten çıkmış gözlerinin altına mor halkalar sarmış, makyajı akmış, saçı başı dağılmış gençlerin de, orta yaşlı insanlara yer veriyor olmalarına anlam veremediğimi ve gençlerin de artık oturma haklarına sahip olduklarını düşünüyorum.
Hasta ve yaşlılara, hamile ve çocuklulara saygımız sonsuz tabi ki, bunu tartışmaya bile gerek yok ama gençler ayağa kalkmadıklarında çok da fazla kızmıyorum aslında. Kadın günlerinden dönen süslü püslü teyzeler de birazcık ayakta dursunlar, çok da önemli değilmiş gibi geliyor artık.
Ama bu düşüncelerimin içinden uyuyor numarası yapan gençleri sıyırıp onları çöp kutusuna atıyorum. Tamam kardeşim gençsin güzelsin yakışıklısın ama yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluk almış seni eline, ayakta duramıyorsun bile, otur otur hakkındır, dedim ama o kadar da değil yani. Öyle numara yapmaya dayanıyorsa iş, dur ayakta çatlasın ayakların, demekten de kendimi alamıyorum.
Uzun zamandır işten eve giderken toplu taşıma araçlarını kullanan biri olarak bugün tekrar fark ettim ki her toplu taşıma aracı bir hikayedir ve bu hikayeler aslında hayat dediğimiz şeyin ta kendisidir…
Ey gidi omzuma pıt pıt dokunan teyzem,
Ey gidi teyzeme bağıran amcam,
Ey gidi toplu taşıma araçları,
Ey gidi bağrışmaların ortasında kalmış ben
Ey gidi ey…

7 yorum:

  1. toplu taşıma araçlarından nefret ediyorum yaa :( vallahi böğğğ yani otobüsten dolmuştan... Birtek vapur olsun bana deniz üstünde süzülelim. 200 kişide olsa herkes süzülerek huzur içinde yolculuk yapıyor vapurda :)

    YanıtlaSil
  2. Pınar hanım,
    Yaşça sizden büyüğüm ve sanırım ben de o teyzelerden birisiyim. Toplu ulaşım araçlarında asıl mesele bu kadar insanın tabir-i caiz ise insan-dışı bir biçimde doldurulmaya zorlanması. Sanırım bu sorun böyle gelmiş böyle gidecek gibi. Öte yandan saygı kuralları ve toplumsal yaşam gereksinimleri yaşa bakmaz. O pıt pıt omzunuza dokunan teyzenin de bu şekilde davranması çok yanlış. Sizin gibi duygu yğklü birisine bunu çok daha hoş söyleseydi bunların hiçbiri olmazdı.

    Son olarak Kaan beyle konuşabildiniz mi, Mavi Gümüş'ün eski bölümlerini de silmiş bloğunda. Bu durumdan mustaribiz doğrusu.
    Saygılar,

    Naşide Öztürk

    YanıtlaSil
  3. Naşide Hanım,
    Sanırım hayatımızın her alanında insanlar kendilerini ve bazı şeyleri savunmak zorunda hissediyorlar kendilerini. ve dediğiniz gibi otobüsler bu denli sıkış tıkış doldurulmaya zorlanmasa, belki daha kolay çözümlenecek böyle şeyler... pıt pıt dokunmasa daha iyi olurdu tabi ama yine de tatlı bi teyzeydi ;))

    Kaan, Mavi Gümüş'ü yarım bıraktı.. Kendi seçimi tabiki, ben de çok istedim sonunu okumayı çünkü Kaan kalemi inanılmaz güçlü birisi ve bu anlamda çok güveniyorum ona.. Mavi Gümüş sanırım şimdilik yarım kaldı, belki kendisi daha sonra karar verise yeniden okuma şansına sahip olabiliriz..

    Saygılar, sevgiler..

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim canım. Ben Istanbul'daki bir yaşlılar evinde kalıyorum kızım. Burada çok güzel dostluklarımız var ve yaşamımız nihayete ermeden son günlerimizi en azından mutlulukla geçirmek istiyoruz. Ben kitap okumasını sevdiğim kadar seslendirmesini de severim kızım. Buradaki arkadaşlara kitaplar okurum kitap okuma saatlerinde. Özellikle yeni yazarlara düşkün olduğumu bilen torunum bana salık vermişti Kaan beyin buradaki yazılarını. Sağ olsun burada bize bakan bir kızcağıza rica ettim de her yeni sayfasını yazıcıdan alıp bana veriyordu (Bunu da benim ağzımdan o yazıyor). Ben de kitap okuma saatinde arkadaşlara önce bunu okuyordum. Hepimizin de içindeki anılarını ve bu yaşlı yüreklerini canlandırıyordu Mavi Gümüş. Arkadaşlar da merak ediyorlar, bazılarına bitirdiğini söyleyemedim. İşte böyle kızım. Bir insan ömrü o kadar kısa ki bu koskoca hayatta. Temennim odur ki küsmezsiniz hiçbiriniz ve devam edersiniz yazılarınıza. Yazmak yürekleri temizler.
    Sevgiler bizden kızım,

    Naşide Öztürk

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten çok duygulandım... Hem kendi adıma hem Kaan adına, saygıyla teşekkür ediyorum bizi okumaktan zevk aldığınız için..
    Kaan, Mavi Gümüş'ü yazmasa bile eminim okuyabileceğiniz güzel yazılar da yazacaktır..
    Sizin ağzınızdan bu cümleleri yazan arkadaşa da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum. Bizi sizinle buluşturduğu için..
    Dediğiniz gibi yazmak yürekleri temizler..

    Saygılar, sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Hey insanoglu sen ne enteresan ama bir yandan da guzel bir seysin!

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...