Çarşamba, Eylül 29, 2010

öyle bir geçer zamanki....


Bir baba…
4 çocuk…
2 kadın…
Öyle bir dizi izliyoruz ki bu sezon, kimler neleri izliyor, kimler ağlarken nelere ağlıyor bilmiyorum ama bir çok kişinin bir şeyler bulduğunu biliyorum bu dizide.
Diziyi tam anlamıyla değil, bi sahnesine takılarak yazıyorum bunu. Ve bu hafta diziyi izleyen herkesin takılı kaldığı sahne olduğuna eminim ki, minicik bir çocukla ilgili “türkiye’yi ağlatan küçük dev” diye videoların döndüğünü görünce..
bir baba.. Babanın başka sevgilisi olduğunu öğrenen 4 çocuk.. Ardından babaya hesap soran abla.. Ablaya tokat atan baba. Ablayı savunmaya çalışan ağabey. Arada kalan anne. Uzaktan izleyen küçük abla.
Ve masanın altına saklanmış, kulaklarını tıkamış, gözleri kızarmış Türkiye’yi ağlatan küçük dev.
Bu yazıyı yazdım; babalara, baba adaylarına, küçüklüklerinde bunun gibileri yaşamışlara ve bi de yaşamasa bile sahneyi izlerken gözünden yaş akanlara…
Baba, çocuk için önemlidir. Baba otoritedir. Baba örnektir. Baba güvendir. Baba önemlidir bir çocuk için.
Baba yeri gelir anneden önce gelir, baba yeri gelir sadece arkadan gelir.
Baba yeri gelir sırdaş olur, baba yeri gelir en son öğrenen olur.
Baba, “anne-baba”nın parçasıdır çocuk için..
Baba çok şeydir çocuk için.
Baba önemlidir..
Şimdi bu yazıyı ağlaya ağlaya yazıyorum. İzlerken küfürler yağdırdığım adam da Baba çünkü.. İzlediğim dizi de olsa yaşandığını biliyorum bunların bir zamanda. Ağladığım çocuk, ağladığım baba…
O çocuğa layık olmayan babaya, o gözyaşlarını hak etmeyen babaya,lanetle;
o çocuğun boncuk gözyaşlarına, o ablaların korkuşuna, o ağabeyin ablalarını savunuşuna, kıyamadan izleyerek…
Ne kadar acı da olsa, izlerken gözlerimiz kızarsa da ve yüreğimiz daralsa da izlenip ders alınması gereken bir dizi..
Belki Ali gibi olmayan babalarınızın varlığına şükretmek için…
Böyle bir baba olmamak adına dua etmek için…
Bir çocuğun neler düşünebileceğini, nasıl bir travma topuna dönüşebileceğini, korkusundan kulaklarını kapatabileceğini, masanın altına saklanabileceğini ve daha fazlasını hissedebilmek için…
Tokat yaradır insan için ama çocuk için kurşundur tokat… Yaşarken öldürür, nefes alırken boğar çocuğu. Sessiz sedasız öldürür ruhunu. Gözleri açık olsa da öldürür ruhunu yavaştan yavaştan…
Babasını SADECE annesiyle paylaşabilen çocuk için bir başkasının tarifi yoktur. Bir çocuğun babasından nefret etmesi demek, bir çocuğun gençliğinin siyaha bulanması demektir daha minicikken..
Çocuk küçüktür evet. Ama en büyük yaralar küçükken açılır. O yaralar kapanmaz, her nefeste kanar kanar, yakar kavurur. Çocuk masumdur, ama dipsiz bir kuyudur. Ne verirseniz onu alır, saklar, öyle bir yerde ortaya çıkar ki onlar, geri dönülmez yollara sapar, kaçar…
Şimdi düşündüm, “keşke babama güvenebilseydim” diyen dilleri, ve babasından çok sebeple nefret edenleri, ve sonra babasını özleyenleri bi de şimdi kalkıp babasını öpenleri…
Baba olmak zordur ve baba olmak demek çok şeydir.
Baba olmak için baba olmak değildir marifet, baba gibi baba olmaktır meziyet…
Bugünün babaları, yarının babalarını yetiştirecekse eğer,
Gelecekler kararmasın….

3 yorum:

  1. Cocuklarin en cok sevdigi sey "babalariyla oynamakmis!"

    Ben bunu bilmiyordum,ögrendigimde cok sevindim,kizlar babalariyla cok egleniyorlardi cünkü,cok azda görseler...

    Evet baba okadar önemliki,ne güzel yazmissin,cok dokundu...

    Diziyi izlemedim ama bende senin gibi olurdum herhalde izleseydim,ama maalesefki böyle hayatlar var gercekte...

    Tüm cocuklara aile icinde her daim mutluluk diliyorum Allah`tan...

    YanıtlaSil
  2. Demek gözyaşları ile yazdınızı bu yazıyı... Üzüldüm. Bazen kendimin de fazlasıyla duygusal olduğumu düşünüyorum, ve biliyorumki böylesi bir durum insanın ancak kendine ömür törpüsü oluyor.

    Baba gerçekten önemli, Annenin vereceği çok şey var evet ama hayatın içinde babanın vereceği şeyler o kadar başka ve ayrıntılıki. Daha bu akşam bir yemekte bir çocuğun babasıyla aynı şekilde yemek yediğini farkettim, çok ilginçti.

    Senelerce istemediğim bir evliliğe sadece çocuklarım için devam etmek zorunda kaldım, ülkemizde genelde kadınlar bu özveride bulunur ama bazen böyle terside oluyor işte. Sırf çocuklar ufaklıklarında en iz bırakacak dönemlerinde olmasınlar istedim ve büyümelerini bekledim. Ayrıldıktan sonrada uzakta kalmalerına rağmen her allahın haftası ihmal etmemek ve yanlarında olmak adına hep şehirlerarası yolculuklar yaptım, hergün en az 4-5kere arayı konuştum. Birlikteykende M-mutsuzum diye ne başka arayışlara girdim nede başka birşeye kalkıştım.

    Baba olmak başkadır evet, ama adam olmakta başkadır. Asla kendime paye çıkarıyor değilim bu erdem değil olması gerekendir çünkü.

    Göreceksiniz bu roldeki şerefsiz de kısa sürede beğeni kazanacak bir şekilde, insanı acımadan kesen Ramiz dayıya üzünülmesi ve evliya ve büyük felsefeci değerli insanmışcasına bakılması gibi. Toplum acaip oldu. İnsanlık bozulurken babalık analık herşey bozuluyor.

    YanıtlaSil
  3. ben polat alemdar'ın bile kahraman ilan edilmesinden sonra izlediklerimizin ve kendimizce onaylayıp begenmediklerimizin göklere çıkarılmasına alıştım artık... dediğiniz gibi bu adama da kısa süre sonra hak verecek milletimiz eminim... duygusallıktan mı yoksa (kabalık olacak ama)aptallıktan mı, tartışılır.

    kendinizle ilgili yazdıklarınızla ilgili yorum yapmak bana düşmez, sadece olması gerektiği gibi davranmışsınız diyebilirim...

    evlenmedim, nasıl bir baba olur acaba diye düşünebileceğim bir erkek arkadaşım da yok ama, bir gün anne olacaksam eğer çocuklarım için kafamdaki baba hayalini biliyorum en azından...

    adam olanlar ve baba olanlar, bi de adam olup baba olanlar var bu dünyada.. keşke herkes adam olup baba olsa...

    sevgiler...

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...