Cumartesi, Aralık 11, 2010

yıkmaya geldim tüm direnişleri....

Telefonu eline aldı ve çevirdi numarayı
Aslında, çalsın ama açmasın diye dua ediyordu. Sesini duymayı bu kadar çok isterken neden böyle istiyordu bilmiyordu ama “sesim titriyor duymasın” diye de düşünmekten kendini alıkoyamıyordu.
Konuşmak istiyordu, ama bişeler tutuyordu onu. Telefonu daha önce de çok fazla eline almıştı ama, olmamıştı yapamamıştı, arayamadan mesajı yazamadan telefonu komodinin üzerine bırakmıştı her defasında.
Of çekip televizyona bakmaya devam etti.

Adım atmak isterken hep geri geri gidiyordu ayakları ve bişeler sanki zincirlemişti onu olduğu yere, ellerini kilitlemişti sanki, beynini kemirip duruyordu hep yüreğindekiler..
Kemirip duruyordu.
Durdu düşündü. Açtı resmini baktı uzun uzun.
“Koşasım var sana ama koşamıyorum anlasana” dedi fısıltıyla.
Onun duyamayacağını bile bile, kendi kendine..
Halbuki nasıl da sarılmak istemişti içten içten sıcacıkken..
“Evet, ona koşmak istiyorum elini tutmak istiyorum gözlerine bakmak istiyorum, canım demek istiyorum canıma basmak istiyorum. “
Neyse, hiçbir şeyi düşünmek istemedi. Gitti odasına aldı kitabını eline. Okumaya çalıştı, güya okudu, sayfaları tek tek geçti ama sayfalardan tek kelime bile kalmıyordu aklında ve her satırda onu okuyordu sanki, her sayfa sesinde onun sesini duyar gibiydi sanki.. O, ondan bir parça olmuş gibiydi sanki, bedeni orda, yüreği onda. Yalnız ama dopdoluydu onunla o odada… Aşık oldum dedi, kendi kendine, yalnızım burada, ama yüreğim onunla, kendimi buldum nefes alıyorum kokusuyla.. Her geldiğinde kokusu burnuna, biraz daha sanki üzülüyordu bi kez daha koşmak istiyordu ve bin kere durduruyordu kendini, bin kere ketliyordu yüreğini, defalarca acıtıyor defalarca kanatıyor defalarca, defalarca vazgeçiyor defalarca of çekiyor, gitmek yerine direniyordu kendine, yüreğine..

Derken kapı çaldı.
Bu saatte bu da kim diye düşündü. Odasından çıkıp kapıya gidene kadar yüreği çarpmaya başladı, sanki kapıdakini hissetmiş gibi, sanki kokusunu duymuş gibi..
Kapıyı açtı, karşısındakini görünce şaşırdı..
Ve duyduklarına inanamadı..

“sen karşı koymaya çalıştın ya aşka, ben yıkmaya geldim tüm direnişleri….”



DİLEK: Öyle bir aşk bulsun ki bizi, direnişlerin geride kaldığı, ellerin birbirini ısıttığı, gözlerin birbirini okuduğu, yüreklerin birlikte vurduğu… Onda kendimizi bulduğumuz, onun yanında kendimiz olduğumuz… Öyle bir aşk bulsun ki bizi, şimdi içimizden ne geçiyorsa onu da alsın gelsin yanında…
Öyle bir aşk bulsun ki bizi, hadi bulsun ve hep yanımızda dursun….
Öyle bir aşk bulsun ki bizi, yüreklerimiz bir vursun….

3 yorum:

  1. süperr olmuşş bayıldımmmmm diclee

    YanıtlaSil
  2. Kimi zaman bizim, kimi zaman yolda yürürken buğulu gözlerle iç sesini işitebildiğimiz tüm yanık yüreklilerin duası olmuş bu... O kadar içlere işlenesi bir dilek tutmuşsun ki... Keşke tüm aşklar yazılar gibi olsa ve biz hep okurmuşçasına yaşasak, son sayfa hiç gelmese, biz yaklaştıkça yeni bir sayfa eklense... Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  3. dicle ve kaan;
    çok teşekkür ederim...
    kaan, keşke o yazdığın keşkeleri yaşayabilsek...
    sevgiler...

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...