Bugüne...
Yataktan kalkmak ne kadar zor geliyo insana.. artık haftanın 4.iş günü.. Ve yogun geçen bir haftanın 4. yogun gececek günü.. bu gün içerisinde 10 görüşme alacağınızı bilmek ve 10 ayrı insanla iletişim kurmak zorunda olduğunuzu düşünerek uyanmak, hattaaa, olayı biraz daha acımasız ve aslında gerçekçi hale getirecek olursak 10 çarpı 2 eşittir 20 kişi...
bangır bangır çalan ve beni sıcak yatağımda mışıl mışıl uyurken uyandıran,rüyalarımı parçalayan, gözümü açmaya zorlayan,
Evet işte tam da anlatmak istiyordum ki bazı şeyleri, o yoğunluğun içine çekilmek zorunda kalarak virgülümden sonra devam edemedim yazıma..
Ne diyordum.. evet o beni uyanmak zorunda bırakan alarmdan bahsediyordum ama şuan o alarmla ilgili ne yazacağımı hatırlamıyorum
Ne kadar o saatin alarmından nefret ederek, farkında olmadan erteleyerek elimi yüzümü yıkamaya giderken o sesi tekrar duyduğumda “uyuz mu bu alarm yaaaa uyandık işte” söylenerek ve sonra farkına vararak “aaaa ertelemişim tüh keşke uyusaydım 5 dakika daha bari” pişmanlıklarıyla biraz oflaya biraz puflayaaaa ve şu nidalarla ; hadi bakalım bugün sondan ikinci.. bugün bitince yarın son. Ha gayret bitecek, diyerek evden dışarı attım kendimi.
Öyle zamanlar oluyo ki ciddi anlamda yoğunlukların içinde boğulacak gibi oluyoruz. Kafamız bile ağırlaşmışken ayaklarımızı yere süre süre yürüyoruz, gözlerimiz kapanıcakmış gibi, sesimiz sanki kısılmış gibi… Tahammül sınırının zorlandığı anlar işte onlar.. bir de üstüne istanbul’un trafiği eklendi mi… Gerçi İstanbulda yaşamanın hevesi keyfi sevinci o trafiği bile sindirmeye yardımcı oluyor tabiki.. Ama yine de arkadaşımın dediği gibi “keşke herşey bi parmak şıklatması kadar kolay olsa.. bi şık yapsam evde olsam, bi şık yapsam uyusam, bi şık yapsam tatilde olsam”
Benimse şuanki en büyük isteğim; bi şık yapsam Yarın olsa..
Yarına…
Gerçekten bu kadar dayanılmaz bir hevesle beklendiğini bilseydi ve farketseydi şu Cuma günleri..
O saatin alarmı bile ne kadar çekici geliyor “hadi bakalım bu son hopppp kalk bakalım” diye teşvik ettiriyor kendimizi..
Cuma günleri hep daha hızlı geçiyor zaman.. Akşam üstü güneş batışının rengi hep daha farklı oluyo.. Eve gitmek dinlenmek işleri yetiştirmek için çırpınmadan, ohhhh rahat rahat, aheste aheste, belli belirsiz gülümseyerek…
Evettt Cuma günleri güzel.. Seviyoruumm çok seviyorumm
Perşembeden Cuma’ya..
Ses bir kiii ses bir kiiiiii
Gördün müüüü şimdiden keyiflendim…
Cumaya birkaç saat kala…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder