Pazartesi, Ağustos 22, 2011

BURCU'YA:SORGULAMAMANIN İNCELİKLERİNE DEĞİNMEYİ DENİYORUM :)

Sorgulamamayı nasıl beceriyorsun Pınar? Bir de onun inceliklerine değinsen hani :) demişti BURCUCUM... =)
Değinmeyi deniyorum şimdi söz verdiğim gibi,
bakalım olcak mı… ;) 
Aslında çok ince bi nokta ve aslında çok basit ve aslında çok karışık
Düşündüm de acaba gerçekten sorgulamadan mı yaşıyorum diye..
Yok aslında öyle değil ya da öyle de, işin özü İNANDIĞIMI YAŞIYORUM
Altıncı his denilen şeyin varlığına gerçekten inanan ve bunu çok derinden yaşayan biriyim. Böbürlenilmeli mi bununla bilemiyorum ama bazı şeyleri hissedebilme konusunda iyi olduğumu söyleyebilirim.. Birini ilk gördüğümde hoşlanmadıysam mutlaka bi zaman sonra bi falsosunu yakalarım. Birisine çok kanım kaynadıysa eğer kaynamıştır onun için her şeyi yapabilirim. Belki bazen aşırıya kaçabilirim ama bu da benim yapım ne yapabilirim.
Ve bi de konuşmayı çok sevmeyen biriyim. Aslında böyle biri olDUM. Çok konuşmanın gerçekten çok fazla faydası olmadığını fark ettiğim anda susmayı, dinlemeyi ve izlemeyi seçtim. Böylesi daha iyi gibi geldi. İzleyip dinleyip bazı şeylere ulaşmak daha cazip geliyor. Çok şeffaf ama aslında çok kapalı biriyim. Beni tanıyanlar hep bırak artık kendinden vermeyi, her şeyini anlatma sus biraz deseler de beni çok çok iyi tanıyanlar hep senin böyle bi huyun var mıydı ya da diyebilirler. Fazla konuşmak fazla cümle kurmayı gerektirir. Fazla cümle fazla didiklemeyi fazla didiklemek de huzursuzluk takar peşine.
Yakın zamanda, çok değil daha 6 ay öncesine kadar bırak sorgulamayı ya ne geliyosa onu yaşa bi diye bi cümle kullandım. Aslında kendi yaptığım şeyin tavsiyesini verdim. Aslında yaptığım şey, inandığım şeyin peşinden gitmekti.
Çünkü ya yaşarsın ya kaçarsın
Böyledir bu!
Bi insan kendisini tanıyorsa eğer, inandıkları ve inanmadıklarını kendi içinde gruplayabiliyorsa eğer, çok fazla sorgulamanın alemi yoktur.
İnanıyorsan yaşarsın, inancının içinde bi parça da olsa inançsızlık varsa eğer işte o nokta geri dönülesi bi noktadır..
Aşıksan aşıksındır. İmkansız gibi görünse bile eğer sen inanıyorsan, imkanlar sadece kendi elindedir.
Gitmek istiyorsan gidersindir. Günü belki bugün değildir ama bi gün gideceğin gündür.
İki yol çıkar karşına biri aydınlık biri karanlık. Işık görmek istemiyorsan karanlık olanı seçersin ama belki de o karanlığa kendi ışığını yaratacağına inandığın için girmişsindir
Hayata karşı kalkanlarım olmadı hiç. Ne geldiyse onu yaşadım hep, sonrasında keşke yapsaydım dememek için. Zararı yok mu, var Yaşamadan kaybedeceklerimden, olsaydı ne olacaktı diye düşüneceklerimden daha çok değil..
Gurur diye diretilen şeyi çok fazla taşımam ceplerimde. Yüzsüz değilim elbette ama bir gurur bir inat uğruna istediğim inandığım şeyden asla vazgeçmem, sonuna kadar savaş yani
Olmayacak bir şey diye düşündüğüm bir şey için değil ama, İNANDIĞIM BİR ŞEY için sonuna kadar
Ya çok acizce ya çok güçlüce bi taktik bu belki hayata karşı..
Bilmiyorum ama böyle..
Olanlar olduktan sonra kendi kendime didiklemiyor muyum didikliyorum. Gecelerce düşünüyor düşünüyor sabahları etmiyor muyum ediyorum. Ama benim bu sorgulamasızlığım ya da bu cesur yürekliliğim yüzünden, kendimi suçladığımdan yargıladığımdan değil bu; gördüklerime inanıyorum ve inandıklarım yıkılıyorsa eğer; bazı şeyleri bana gösterenlerle ilgili bir problem olduğunu düşünüyorum, benimle ilgili değil
İnsanlara inanmamayı pek beceremedim bu yaşıma kadar, sanırım bundan sonra da beceremem, yalan duymak en sevdiğimle yollarımı ayırmam için tek sebebim Yalan varsa orada inanılacak hiçbir şey yoktur çünkü
ihtimal dahilindedir”; çok sevdiğim birinden yeni öğrendiğim bi cümle
Hayatta hep bi ikinci şansımız varsa eğer, bi ikinci şansın olmaması da İHTİMAL DAHİLİNDEDİR. Bunun bilincindeyim elbette Hayatımdaki her şey için şans demem ama bir şeye eğer şansım diyorsam eğer; şansımdır.. Çok şanslı bi insanmışım gibi de gelmiyor ama birine bir yere eğer ŞANS diyorsam şanstır o Ben öyle diyorum çünkü ben öyle inanıyorum.. Hele bi de Son Şansımsa eğer Son inandığımdır ve benimle olmalıdır
Grileri hiç sevmem. Ya siyahtır ya beyaz.. Neyin siyah neyin beyaz olduğunu bilemeyiz belki bizim için ama grileri sevmediğimi biliyorum. Bir şeyin beyaz olduğuna inanıyorsam bugün, o beyazdır Yarın siyah olursa eğer, o zaman da siyahı yaşarım çok problem değil. Bugün bana beyaz gelen yarının siyahı olabilir diyerek, yarınımın da beyaz olma ihtimalini yok sayamam Bu gün beyazsa eğer gerçekten, yarın da beyaz olma ihtimali muhtemeldir ve belki de çok yüksektir.
Çok yakın bir arkadaşım uzun zamandır terapi alıyor ve terapileri ile ilgili sadece tek bir cümle söyledi bana; psikiyatristim dedi ki, yarını düşünerek bugünü yaşamaktan vazgeçme, hatta 1 saat sonranı düşünerek bile bu saniyeni heba etme. Bırak yarın geldiğinde yarını yaşarsın. Önce bu anında bul kendini…”
Doğru mudur yanlış mıdır, tartışılır elbet
Yaşadıklarımız değil midir ki zaten hayat görüşümüzü belirleyen
Yaşayarak büyüyoruz madem, herkesin bi yaşam biçimi bi felsefesi var
Belki de benimki bu..
Ya siyah ya beyaz.. hep uçlarda belki de, ya dipte ya tavanda.
Çok fazla sorgulamak, çok fazla kayıp demek gibi geliyor bana..
Yarından korkmak demek; bugünden caymak ve yarın yaşanacak hayattan kaçma gibi
Bugün mutluluk varken, yarının endişeleriyle bugünü de zindana çevirmek
Acabalar daha bi bebek dünyaya gelmeden önce bile var kız mı olacak erkek mi acabadiye.. Nedir yani, ben kız çocuk istiyorum ama erkek olursa diye çocuk sahibi olmayayım mı?
Derdim şu ki, acabalarımız yüzünden yaşayacaklarımızdan vazgeçmeyelim
İnandığımız şeyin peşinden gitmek, yaşama amacımız demek
Pes etmek, mücadele etmekten de caymak demek
Herkes birbirinden farklıdır kabul, kırılmak kızmak mutlu olmak şahlanmak, her şey her şey bizim içinse madem
Bazen risk almak iyidir
Su akar yolunu bulur..
Bazen bırakmak akışına iyidir..
Elindeki asanın adı inançolursa eğer, gerisi teferruattır
Ölmek için yaşıyoruz her gün, diye okudum geçenlerde
Hayatın ipleri sanki ellerimizde gibi görünse de, aslında biz hayatın ellerindeyiz
Sevgiler... ;)

11 yorum:

  1. benim de altıncı hissim çok güçlüdür, hani böyle şeylere inanasım yoktu ama o kadar çok şeyi sezgisel bilgiyle anlayıverdim ki artık inanır oldum, ama iyi mi kötü mü bilemiyorum tam, bazen keşke sezmeseydim diyorum, cahilliğin mutluluğu mu desem.. :))

    YanıtlaSil
  2. sorgu, sorgu bir yere kadar.. kişi kendini seviyorsa, sorgulardan suçsuz ve huzurla ayrılacaktır..eğer durum tam tersiyse o zaman hayatı sorgudan, mutsuz olmaktan ve mutsuz etmekten ibarettir..

    YanıtlaSil
  3. huzurlu günler dileğiyle diyelim o zaman cicim...

    YanıtlaSil
  4. Bazen sorgulamak iyidir, önemli olan neleri sorgulayacağımız neleri sorgulamayacağımız. Sanırım bir çoğumuz bu ayrımı yapmakta zorlanıyoruz.

    Değiştiremeyeceğimiz olaylar karşısında sorgulayıp duruyoruz. Detaylara kapılıp adeta içinde kayboluyoruz. Sonuç, koca bir hiçlik ve depresif bir ruh hali olarak kucaklıyor bizi.

    Sorgulama bize fayda sağlayacak, geliştirecek, çözüm sağlayacaksa kabulümdür, zora sokacaksa def edelim gitsin.:)

    Becerebiliyor muyum? Hayır.. :) Ama inancım var.

    YanıtlaSil
  5. herşeyin başı inanç...
    sevgiler Nalan...

    YanıtlaSil
  6. BURCU VE nil sevdiğim blogcanlarım..Sana geldiğimde de farklı bir blogcan görmedim.Şu yazdığın yazının üzerine bir şey eklemek çok yersiz bana göre..bende sorgulamanın çok iyi bir şey olmadığını seneler içinde öğrenenlerdenim.Çok haklısın yarının endişesi ile yaşadığın günün güzelliğini kaçırmak hiç akıllıca gelmiyor bana da..:)) İyi ki uğramışım sana..:))

    YanıtlaSil
  7. crazywomanrosemary, iyiki gelmişsin hoşgelmişsin, çok çok mutlu oldum böyle düşündüğüne ;)
    sevindirik oldum sayendeee ;)

    YanıtlaSil
  8. ben her satırda bir akrep kadınını okudum :)
    emeğine sağlık.. altı çizilecek çok cümle var.

    YanıtlaSil
  9. hmmm demek ki burcum kendime yansımış ;)
    teşekkürler..
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  10. Pınarcım biliyorsun yoktum, yazını ancak okuyabildim ve inan mest oldum :) Teşekkür ederim kırmayıp yazdığın için. Yazının başında 'acaba onu sorgulamaya iterek yanlış mı yaptım' dedim kendime; ama sonra süper bir yazı ile karşı karşı olduğum için sevindim. Belki de kararlar eşiğinde olan ya da eşiği kısacık bir zaman önce geçmiş biri olarak tek bir itirazım bile olmayacak yazına. Çok içten, okudukça kendini okutur türden olmuş.
    Sevgiler, gecikme için affet.

    YanıtlaSil
  11. Burcu :) ben de buralarda değildim uzun süre, gecikme hiç problem değil yani... yazıyı yazmak iyi geldi bana iyiki istemişsin diye düşündüm ben de yazarken ;)
    öpüyorum çok..

    sevgiler...

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...