Cumartesi, Mart 10, 2012

karmançormansaçmasapanamaaslındaçokanlamlı.

Bazı şeyler farklı oluyor insanın hayatında ve önce-sonra olarak ikiye ayırıyor hayatını… önceki ben ve sonraki ben diye.
Kaybedilenler ve mecburi kabullenmeler. Geride bırakılanlar ve geride kalmış parçalar. Yaşanmışlıkların anı renkleri ve yaşanamamışlıkların hevesleri.
İstemeye istemeye geri giden adımlar. İstemeye istemeye bastırılan yaşlar; akmasın diye…
Konuşmaların yerini suskunluklar, gülmelerin yerini dudakların titremesi alıyor sonra. Kalabalıklar boğuyor, mutluluklar daraltıyor, yalnızlıklar vuruyor, ve aynadaki surat üstüne basa basa öldürüyor gördüklerini. Yaşadıklarının üstüne serilmiş bir toprak; sol yanına dokunduğunda cılız bi vuruş hissediyor, şah damarında inceden bi deprem, yüreğin ortasında bi yanar dağ, alev alev patlıyor savuruyor etrafa lav’larını, yakıyor ve kavuruyor.
Susturuyor.
Kesiyor sesi.
Susturuyor.
Alışkanlıkları değiştiriyor. Daha önce olmayanlar giriyor insanın hayatına. Gereksiz sigara dumanları ve boşalmış içki bardakları. Bana hiç de yakışmıyor diye hayıflanıp sonra kuyruğu dik tutmaya çalışma nidaları. Sessiz sedasız bir eda içinde uykuya dalmalar. Ve yine aynı tavırlara yeni ve dünden farksız güne uyanmalar. Mevsimlerin adı aynılaşmış ve fark ettirmiyor geçen günlerin geçmişliği.
Her gün bir öncekinden aynı, diye hissetmenin bilinci.
Sonra bahar geldi diye cıvıldaşmaları duyunca, daha da bi vuruyor geçmiş.
Havanın bahar renginin bile bi anısı var gibi, güneşin ağaçların üzerine vuruşu, bu serinlik bu ürperti…
Çok fazla kahkaha atmalar durup dururken ve haykırmalar sonrasında tek kelimelik cümleler ve bazen de noktası kaybolmuş devrikliklerle.
Günlerdir yıkanmamış bi beden, ojeleri soyulmuş tırnaklarından, rimelleri akmış yaşlarından, boğazında bi yanma var gibi akşamdan kalma hatıra.
O kadar çok saklı şey var ki aslında görünenlerin arkasında. Anlatılanların arasına sıkışmış, söylenmemiş ve söylenmeyecek, haykırılmamış ve haykırılmayacak, içerilerde kalan ve aslında asıl katil onlar olan, o kadar çok gizli şey var ki içeride. Her adımda bir anı demek ne kadar basitse eğer her adımın yere vuruşunda kırılan kemik acısı da o kadar acı elbet. Her kemik sızlamasında sanki bir damarı daha kopuyor ayakların ve ellerine bakıyor insan, bu ellerim o ayakları sevdi zamanında diye, ah sevgili ellerim, sevgili gözlerim, ve daha nicelerim…
İçerde saklanmış bin tane iblis var.
Asla yapmam dediği şeyleri de yapıyormuş insan. Yaparken hayret ediyor, hayretler içindeyken de yapmaktan geri kalmıyormuş.
Herkes çok şey biliyormuş gibi konuşuyor ve hiç birisi kafaya takılmıyor.
Beynin kalbin bedenin; damarın kanın organın her yanının aynı şeyle dolu olduğu bir bedende değil düşünmek nefes aldığını bile unutuyorsa insan eğer;
Söylenmemiş çok fazla şey var derinlerde.
Hiç kimse bilmez ve bilemez,
Hissetmez ve hissedemez,
Bilemez,
Hissedemez,
Emredemez..
Bazı şeyleri bi Allah bilir bi de yaşayan..
Bazı şeyler saçma oluyor, tıpkı bu yazı gibi;
ve bu cümlelerin arkasındaki anlamları da bi ben biliyorum bi Allah…   

3 yorum:

  1. mükemmel..
    bu karmançorman durumu dile getirişin mükemmel..
    bunları tesbit edebilen, dile getirebilen yürek bu düğümü çözer, çözmeli..
    sana güveniyorum ve seviyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Günün en doyumsuz yazisini okudum,tesekkür ederim.

    Cengiz

    YanıtlaSil
  3. CİCİM,
    Güvenin hep güç veriyor biliyorsun, çok çok çok teşekkürlerr ben de seni seviyorum..

    CENGİZ,
    Bu gurur verici yorum için ben teşekkür ederim...

    Sevgiler..

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...