Sevgili ay ışığı,
Ne çok şeyi anlattım sana, tarif edebilir misin acaba duyduğun onca haykırışı….
Ne kadar pembe düşleri oluyor genç kızın. Her şey ne kadar saf her şey ne kadar berrak her şey ne kadar temiz… Akça pakça…
Ne kadar da masum ne kadar da uysal. İçine karıştırılmamış hiçbir yasa hiçbir kural… Sıkıştırılmamış anılarının arasında haykırışlar yakarışlar. Ağlamaklı tek bir hayali bile yok, her düşündüğü güldürüyor her güldürdüğü daha da düşündürüyor..
Ah genç kız, ne kadar da bağlanıyor hayallerine, ne kadar da benimsiyor ne kadar da inanıyor geleceğine ne kadar da sadık dünlerine, ve ne kadar dost aldığı nefesine…
Ah genç kız, ne kadar da umutlu ne kadar da mutlu…
Ah genç kız… Ah küçüklüğüm… Ah küçüklük hayallerim… Ah benim küçüklük gelinlik hayallerim…
Ayakları yere basar ve gözleri daha da canla kanla bakar dünyaya… hayata… hayatına..
Annesinin küçük kızı büyür, genç kız olur, artık konuşur artık isterse durur bazen yorulur, durur durur düşünür, artık düşünür ama zaman zaman üzülür..
Babasının nazlı kızı, nazlanır, şımarır, babasının bal kızı büyür, yürür….
Genç kız büyür…
*
Yaşımı hatırlamıyorum şimdi ama hatırlayabiliyorum,
Evimizin kapısının önü, portmantonun yanındayım, çoraplarımı çıkardım ayağımdan, dolabın kapağın açtım, göz göze geldik onlarla ve önce arkamı kontrol ettim gelen var mı diye, aldım bi hışımla minik ellerimle… giydim… baktım kocaman oldular.. ayaklarım minicik kaldı içinde… ama olsundu, o ayakkabılar hayatımın en güzel ayakkabılarıydı.. annemin gelinlik ayakkabılarıydı onlar ve ben de babamla evlenirken benim de böyle güzel gelinlik ayakkabılarım olacaktı. Hem de ayağıma tam olacaklardı. Topukları da çok yüksek olacaktı ki babamın boyuna yetişebileydim ya da babam beni kucağına alırdı ne olacaktı ki, zaten o beni hep dizlerine oturturdu, gelinliğim ve beyaz topuklu ayakkabılarım, yanımda da babam…
İşte o gün dünyanın en mutlu kızı ben olacaktım çünkü evlenecektim, ve hayatımın ilk aşkıyla, babamla….
Bütün kızlar kıskanacaktı beni, çünkü ben evleniyordum, hem de bembeyaz gelin ayakkabılarım vardı… hem de babamla evleniyordum.
Herkes bizi çılgın gibi alkışlayacaktı. Ben; çok mutlu olacaktım çünkü ben evleniyordum hem de bembeyaz gelinlik ayakkabılarım vardı.. hem de babamla evleniyordum…
Elimde bembeyaz güllerim vardı. Bi buket beyaz gülüm vardı elimde. Sıkı sıkı tutacaktım güllerimi elimde, kimse gelip almasın diye, kimse hayallerimi çalmasın diye, kimse babamı kimse hayatımı kimse aşkımı elimden kaçırıp almasın diye, sıkı sıkı tutacaktım.. çiçeklerim ve ayakkabılarım beni koruyacaktı.. benim bembeyaz gelinlik ayakkabılarım vardı.. ben, babamla evleniyordum…
Upuzun bi duvağım olacaktı. Yüzümü kapadığımda tülün arkasından insanlara bakacaktım. Kimler gelmiş diye hepsinin gözlerinin içine bakacaktım, bi yandan gülümseyecektim, kalbimin atışını daha da yakından hissetmek için daha da derinden nefes alacaktım.. Ama korkmayacaktım nefesimin hızından.. hem benim bembeyaz gelinlik ayakkabılarım vardı.. hem de babamla evleniyordum… işte bu yüzden korkmuyordum…
Bir sürü arkadaşım olacaktı yanımda, tabiî ki babam hep yanımda, gelinlik ayakkabılarım ayaklarımda.. topuk seslerini her adım attığımda duyacaktım, duymak için daha da sert vuracaktım.. daha da sert basacaktım ayaklarımı yere, daha da güçlü vuracaktım, herkes duyacaktı belki de ayakkabılarımın sesini… ve babam yine yanımda olacaktı. O gün hayatımın en güçlü günlerinden biri olacaktı çünkü bembeyaz gelinlik ayakkabılarım vardı benim çünkü ben babamla evleniyordum…
Bembeyaz bir gelin arabam olacaktı ayrıca.. bembeyaz güllerle süsleyecektik onu, bi tek ben ve babam olacaktık arabada, kimsecikler olmayacaktı başka; bir de gelinlik ayakkabılarım…
Gökyüzü yemyeşil deniz masmavi gökyüzü berrak aydınlık… kollarım ardına kadar açık.. geriye doğru başım gözlerim gökyüzünde, belimde babamın elleri, dans ediyoruz şimdi. Bir elimde beyaz güllerim ve kulaklarımda topuk seslerim… o gün en mutlu günümdü benim… hem bembeyaz gelinlik ayakkabılarım vardı benim..hem de babamla evleniyordum.. işte bu yüzden en mutlu günümdü benim…
…….
Ve o ayakkabıları minik ayaklarıma giydiğim her gün yeni hayaller ekledim üzerine “gelin” hayallerimin...
Zaman geçti.. annemin gelinlik ayakkabıları küçük oldu ayaklarıma.. artık büyüdüm dedim galiba.. hem babam da sadece anneminmiş geç oldu farkına vardığımda, ve belki de ilk can yanığım oluştu ilk onu kaybettiğimi anladığımda… ilk babamdan mahrum kaldığımda…
Zaman geçti…büyüdüm… hayallerimi de büyüttüm.. babamın sesleri elleri hep omzumda büyüdüm ama bi yandan yokluğunu da içimde besledim büyüttüm..
Zaman geçti büyüdüm… hayallerimin içine bi yürek daha ekledim.. kendimle birlikte ne nice nice şeyi büyüttüm…
Zaman geçti.. Gelinlik hayallerimin hepsi yalan oldu…
Zaman geçti.. bembeyaz gelinlik ayakkabılarımın hayalleri duman oldu…
Zaman geçti.. hayallerim hayal oldu..
Zaman geçti.. annemin gelinlik ayakkabıları eskidi..
Ben büyüdüm..
Babamı ben yüreğimde büyüttüm.. kendimi aldım başka diyarlara götürdüm…
Zaman geçti… Hayallerimin üstüne bi parça toprak attım hepsini gömdüm…
Zaman geçti… Küçükken “gelen var mı” diye dolabın arkasından arkamı kontrol ederdim o bembeyaz gelinlik ayakkabılarına bir kez dokunabilmek için..
Zaman geçti… Şimdilerde bir iç çekiş oldu sadece… Bi iç çekiş, bi iç yangın kim bilir derinlerde…
Zaman geçti… Doğduğum odamdayım yine, sevdiğim gibi yerde oturmuş bağdaş kurmuşum hem de..
Zaman geçti.. Kulağımda bi değişik nağme..
Zaman geçti… Büyüdüm ben kendimce…
Zaman geçti… Nefesim nefesimi bile terk etti nefessizce…
Zaman geçti…. Vazgeçtim gelinlik ayakkabılarımdan…
Zaman geçti… Hiç vazgeçmedim beyaz gülleri sevmekten..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder