çok uzun zaman olmuş buraya yazmayalı. hatta varlığını bile unutmuşum desem yeridir.
zamanında her sabah kalkıp yazdığım sayfam, hayatımdan, etrafımdan gördüklerimle satırlara dökülen hikayeler; baktım da çok uzun zaman geçmiş bazı şeylerin üzerinden..
2010 tarihli kayıtlar gördüm. vay be dedim, vay be! zaman nasıl geçiyor hızla. neler değişti hayatımda o zamandan bu zamana. çok şeyler ve hiç şeyler. bazı şeyler hep aynı bazı şeyler çok farklı. yenilikler bir sürü ama eskiyip "Yeşilçam" tadında olanlar da var hala... (zaten en güzel filmler hep eski filmler, en güzel şarkılar hep eski şarkılar.... )
neyim değişmiş neyim aynı kalmış tek tek düşünemeyeceğim şimdi ama (işimi değiştirdim evim aynı :) ) biraz daha büyümüşüm. biten 26 başlıklı fotoğrafı görünce, 29un bitti şekerim, diyip güldürdüm kendimi. (doğum günlerim hala inanılmaz atraksiyon dolu geçiyor bu arada, prenses gibi hissettirenler sağolsun :), ama ben de hakkını vermiyorum değil hani )
değişenler değişmeyenler bir sürü ama, ya siyah ya beyaz derim hep, derdim o zamanlarda da ve hala diyorum; grilerle uğraşmayı hiç sevmem. bir şey net olacak! ya siyahsındır ya beyaz! öyle yanar döner olmaya gerek yok, kıvırmalara kaçmalara gerek yok, net olmak gerek, derim hep.
derim de, ah o HEP ve HİÇ arasında bi saçma yer var ya.. hiç sevmediğim hiç haz etmediğim yer... "aaayyyyyyyy napıcam şimdi of" dedirten bi yer orayla uğraşıp duruyorum :)
korktuklarım başıma gelmez benim pek, aklıma gelmeyenler başıma gelir. du bakalım daha ne yaşayabilirim acaba derim. 10 yıl önce demiştim ki D'ye, bak benim her işim zor olur, olur ama olana kadar bildiğin canım çıkar". İnandıramamıştım... İnandı :) :) olur olur da bi ton şey bi insanı mı bulur, heh o sorunun cevabı bende var, BULUR ARKADAŞIM! :)
her yeni bişe beni bulduğunda biraz daha şaşırdım. her başıma gelende biraz daha büyüdüm, biraz daha güldüm :) (bu büyümenin en güzel yanlarından biri şuymuş, saçmalıklara daha fazla gülüyor insan. küçükken olduğu gibi oturup ağlamak yerine, çığlık çığlığa kahkaha atılıyor. koltuğun üstüne çıkıp oynamışlığım bile var E. ile )
ve her gülüşüm sonrası her zaman olduğu gibi net oldu. çok şans vermek, çok sabretmek, kıymet verip kıymet bilmek, hak yemeden, haksızlık etmeden, yeri zamanı düşünmeden ama hep bi "son"noktası belirleyerek çok şey yaşadım. ama her "tamam artık" dediğimde, gerçekten tamam oldu. verilecek şans kalmadığında, sabır taşı çatladığında, kıymete kıymetle değil kıymete hıyanet olduğunda, Tamam artık, dedim. ve her" tamam artık" dediklerimle ilgili, ben onların yerinde olsam uyandığım her sabah çok korkardım Allah'tan...
he bi de; Hiç vazgeçmedim beyaz gülleri sevmekten... Onlar hiç değişmiyor, hep beyaz kalıyor. hep beyaz hep güzel hep çok saf :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder