insan gerçekten her gününü farklı yaşıyor. bir sabah uyanıyorsunuz, aynaya baktığınızda kendinizi bile görmek istemiyorsunuz ama öyle bir sabah oluyor ki sizi işe gitmek için zorla uyandıran o saat alarmından bile önce uyanıyorsunuz (buarada o saate hahh sana bugün ihtiyacım yok diyerek bakıyorsunuz,farketmeseniz de bunu yapıyorsunuz, dikkat edin:)) ) neyse kalkıyorsunuz yataktan,kendinizi iyi hissetmek için daha türlü şeyler yapıyorsunuz...kahve suyu koyuyorsunuz, kapıdan gazeteleri alıyorsunuz, ya da ne bilim duşa giriyorsunuz geliyorsunuz giyinip süslenip püslenip, en fiyakalı gömleğinizi ya da en şık elbisenizi giyiniyor miss gibi kokuları sıkıyor ve huzurla evden dışarıya çıkıyorsunuz...
derkennn.....
işte bugün de benim için öyle başladı...o lanet olası alarmdan önce uyandım. baktım hava esiyor, tanrımm temmuzda rüzgardan ürpermek ne güzel bir şey yaaa,diye düşünüp yatağın içine gömüldüm resmen...sonra kendimi iyi hissetmek için yapabileceğim ne varsa hepsini yaptım işe gitmeden önce...eeeeee malum, alarmdan önce uyanmışım zaten, zamanım oldukça fazla...
bu aralar işe giderken en büyük zevkim arabada uyuklamak... hani sabaha karşı uyanırsınız ya, siz 7de kalkacakken saat daha 06.00'dır,allahhhh koca 1 saat daha var uyumak için diye mutlu olursunuz, işte iş yolunda serviste uyuklarken aradabir uyanıp daha gidecek çok yolunuzun olduğunu gördüğünüzde hissettiğiniz mutluluk da aynı böyle bir şey.. neyse, bugün yine uyukladım işe giderken..itiraf ediyorum, yine çok zevkliydi :)))))
sabah kahvaltıları vardır bizim iş yerimizde..çocuklarımız gelmeden önce öğretmenlerimiz, müdürümüz, H.Hanımımız C.Hanımımız hepimiz yemekhanede toplanırız. (bi de okulumuzun psikologu, Ben varım tabi) şimdi yaz dönemi olunca malum kahvaltı sofralarımızdaki tabak sayımız azaldı oldukça. fazlayken şimdi 4e düştü ama bugün gerçekten harika bi kahvaltı ettik. iştahlı iştahlı. yemek yemek için yaşadık resmen o dakikaları.. :) hele kahvaltının sonunda elimde kalan son ekmek parçasının üstüne sürdüğüm o nutellanın tadı...
bugün ilk defa Harry Potter izledim.. Felsefe Taşını..
Baya uzundu ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. İzlemeyenler varsa eğer izlemenizi tavsiye ederim çünkü can sıkıntısına bire bir. Çok eğlenceli :)
Bi deeeeee izlemiş olmama rağmen tekrar Notebook'u izledim. Bilirsiniz bunu. Eski bir filmdir.
Gayet romantik bir film. Filmin bir sahnesine bayıldım. hikayenin kahramanları, delikanlı ve genç kız kayıktalar. Tahmin edildiği üzre delikanlının elinde kürekler. Hoşuma giden bu değil, kayıkların etrafında gölün üzerinde binlerce ördek olması... O güzelliği görmenizi dilerim... Bir kayığın üzerindesiniz, karşınızda sevdiğiniz adam, suyun üzeri bembeyaz ördekçiklerle dolu... Bu filmi de izlemeyenleriniz varsa Şiddetle tavsiye edilir, mutlaka izleyiniz..
neyse...
güneş battı..akşam oldu.. ve G.ablamla harika bi gece geçirdik. birlikte harika bi yemek yedik. dertleştik. kah güldük kah hüzünlendik.
yemek bitti. daha sonra tatlı yeme vakti geldi..
derken artık eve gitmemiz gerektiğini anladık ve evimize geri döndük. ben kendi evimin kapısını açarken ablam da kendi evinin kapısını açtı ve şuanda aramızda bir duvar kadar bi mesafe var. yine hala yakınız yani.. :)
şimdi saat 02.04...düşündüm de, bugün oldukça farklı bi gün oldu benim için. kendimden bile uzakta, romantik ve fantastik filmlerin içinde, daha önce hiç gitmediğim bir yemek masasında, herşeyden uzakta, elimde bir kadeh...
farkettim ki, dünya güzel...
farkettim ki, hayat güzel...
ve şimdi kendim için bir şey yapıyorum..
sabah işe gideceğimi düşünerek gidip yatağıma yatmaya gidiyorum...
uyumayı dileyerek...
hadi bakalım,
bütün güzelliklerle, ilklerle, ümitlerle dolu bir hayat dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder