Çarşamba, Haziran 02, 2010

seneler nasıl geçiyor hızla


Nisan Mayıs derken Haziran da geldi çattı sonunda. Hatta ilk gününü geride bile bıraktık. İkincisini yaşıyoruz. Aradan zaman geçince “vay be temmuz da ” geldi diyeceğim biliyorum ve hatta “koca yaz nasıl geçti ” diye de…
Zaman zaman da olsa insan senelerin nasıl hızlı geçip gittiğini fark ediyor. Tutamıyoruz zamanı. İnsan oğlu her şeyi yapmayı başardı ama şu zamanı tutamıyoruz. Gidenleri geri getiremiyoruz, getirdiklerimizi yok edemiyoruz. Yapamıyoruz. Geri döünüşümüz yok. Bazen iyi oluyor, allahım geri dönmek istemiyorum o günlere, diyoruz, ama bazen de o kadar çok keşkemiz oluyor ki, sihirli bir değnek olsa da her şeyi geri sarsa diyoruz.
Seneler nasıl geçiyor hızla, ve biz onu tutamıyoruz.
Kıymetini biliyor muyuz geçen günlerin, ya da günler o kıymetiyle mi geliyor bilinmez. Kıymetini verebiliyor muyuz gerçekten nefes aldığımız her güne ya da ne kadar kıymet biçiyoruz, bilinmez.
Böyle düşünüp yazarken aslında her günün değerini bilmek, her güne ayrı bir önem vermek gerektiğini anlıyor insan. Evet her gün bizim için bir ödül her günü layığıyla yaşamak gerek diye kararlar alıyoruz belki ama, ne kadarını yapabiliyoruz ne kadarını hayata geçirebiliyoruz, bu da sözlerimize verdiğimiz kıymetle alakalı belki de bilmiyorum.
Üzerinde yaşadığımız dünya üzerinde neler oluyor neler bitiyor ve gerçekten zaman akıp giderken gerçekten yaşananları unutuyoruz. Her zaman aklımda diye söylesek de kendi kendimize gerçekten unutuyoruz. Günlük yaşıyoruz. Bazı şeylerden ders çıkarmayı bilmiyoruz. Belki de bu yüzden her defasında ahlanıp vahlanıyoruz. Kendimizin farkına varmayı, kendi dünyamızın farkına varmayı, geçmişimizin bize yaptıklarının farkına varmayı bilmeden, üzülüp üzülüp sonra gülüyor ya da o anda gülüyor gülüyor sonra üzülüyoruz.
Seneler gerçekten çok hızla geçiyor. Ne hayatlar kuruluyor ne hayaller yıkılıyor. Gelenler de oluyor gidenler de oluyor. Tek bir hayat içinde neler neler oluyor. Yeni yeni yürümeyi öğrenen çocukların yanında düşmekten kalkmaktan etrafı yara bere kan ter içinde kalmış koca koca insanlar bir arada yaşıyor. Herkes bir şeyler öğrenmeye çalışıyor, herkes yaşamaya çalışıyor.
Ne mutluluklar yaşıyor insan. Geçen her gün neler getiriyor, ne başarılar katıyor kendine ve ömrüne. Ne gülücükler ekliyor yüzüne gözlerine. Ne mutluluklar yaşatıyor insan hem kendine hem sevdiklerine ve sevenlerine.
Üzülüyor insan. Acı çekerek olgunlaşıyor. Ya yalnız kalarak batıyor, kalabalıklaştıkça çıkıyor o battıklarından. Batarken yanıyor, yandıkça etrafını da yakıyor. Üzülürken insan üzüyor.
Büyüyor insan. Öyle de böyle de büyüyor. Düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Yürürken koşmayı.. yaralarını temizlemeyi öğreniyor, temizlerken ağlamayı. Hayatı öğreniyor insan yürüdükçe ilerledikçe.
İlerliyor insan öyle de böyle de ilerliyor. Şaşırıp kalıyor hayata, olanlara, yaşadıklarına, mutluluklarına, ağladıklarına. Ve sonra bir gün; yok olup gidiyor….
Seneler nasıl geçiyor hızla.
Öyle ya da böyle, geliyor geçiyor işte…
Hadi bakalım, iyi bir haziran geçirmek dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...