Salı, Mart 21, 2017

Yaşam Enerjim...


Şu sıralar sosyal medya konusunda bir pasifim... (snapchat hariç)
instastory de var ama orası bana işin daha resmi tarafı gibi geliyor :) orada saçmalarsak AYIP olur gibi :)) snapchat, bu işin daha eğlenceli tarafı. :) seviyorum orayı :) (snapchat: pinarustundag)




youtube a video yapmak ise gerçekten büyük mesai istiyor. çekmesi ayrı montajı ayrı bir iş, bu kadar yoğunluğun içinde açıkçası birazcık zor, ama imkansız da değil :)




mart geldi artık herkesler bir bahar havasına girdi derken İstanbul'da soğudu yine, yağmurlar falan... bu aralar da iş yerimizdeki fazla yoğunluktan arada sıkışan tek pazar gününü Uludağ'da değerlendirdim. sezonu da böylece kapatmış olduk :)


artık bir sonraki şehir dışı kaçamağım ne zaman olur bilemiyorum ama enteresan bir özelliğim olduğunu tekrar fark ettim.




benim dinlenmek gibi bir kavramım yok hayatımda. yani, pazar gününü evde oturarak dinlenerek de pekala geçirebilirdim ki geçen hafta oldukça yoğun ve cumartesi günü de oldukça uzun bir terapi eğitimim vardı, buna rağmen pazar sabahı 03.30 da uyanıp resmen Uludağ'a gittim.




döndüğümde neler oldu_




sanki koca hafta çalışan ben değildim, sanki önümüzdeki hafta full çalışacak olan da ben değildim, sanki o yorgun bezgin olan kadın ben değilmişim gibi pazartesi sabahına sanki tüm haftasonu uludağ da zaman geçirmişim gibi uyandım.




benim yaşam enerjim buradan besleniyor sanırım



dinlenmek vücudumuzun beynimizin ihtiyacı olan bir şey kabul ediyorum. ancak tam bir günü yatağın içinde koltuğun üzerinde televizyon izleyerek kitap okuyarak geçirmek bana boşa geçirilmiş zaman gibi geliyor.



iş yoğunluğundan sıyrılmak, kafayı birazcık dağıtmak için tüm bunların dışında bir şeyler yapmak gerek bana göre...


tüm hafta yapmadığım bir şeyler yapmak...
oturmak değil, yürümek, eğlenmek, kaymak..
kitap defter görmek değil, güneş çim doğa kar dağ bol oksijen çam görmek...



pazar günü kayarken kendi kendime tepeden aşağı baktım, hava buzzz kar yağıyor, dedim ki Pınar ne işin var senin burada?
sonra kendi kendimi cevapladım, dünyaya bir kere geldim madem, en güzel şekilde yaşamam gerek.. kar yüzüme çarpa çarpa kaydım, oh canıma değsin, o soğuktan sonra içeri girip içtiğim o çay var ya, of of of :) ne kıymetlidir o çay ne kıymetliiii :)))



bu benim bakış açım..



öyle zamanlarım oluyor ki akşam 9da koltukta uyuyakalıyorum. o kadar yorgun oluyorum. bu da hayatımın bir rutini. çünkü ben "uyuyakalmak" olayını da seviyorum :)
yatağa gidip yatıp uyumayı beklemektense, tv izlerken, kitap okurken, telefonla oynarken uyuyakalmayı seviyorum.
sabah olunca kocama "biz gece kaçta yattık" diye sormak bana hoş geliyor :) (bişeyler de benim kontrolüm dışında olsun ama dimi :) )



az evvel dışarısının ışıl ışıl olduğunu gördüm. iş yerimdeki odamın dışarıya açılan bir penceresi yok, gün ışığını görmek çok zor, dolayısıyla mesai bitimini heyecanla bekleyenlerdenim şuanda :)


bu aralar hayatımızda çok başka hareketlilikler var...
yoğunluk çok
yapacak iş çok
vakit yok :)



youtube da paylaştığım evlilik süreci tavsiyeleri videomda, düğün sonrası her şey bittiğinde yorgunluktan muşmulaya dönmüştük demiştim, sanırım şuanki iş yoğunluğumuz bittiğinde de aynı şekilde muşmulaya dönmüş olacağız :)))



geçen sene bu zamanlar, bahara doğru giderken başlıklı yazılar yazıyordum :)
benim baharım geldi ömrüme de, sene bile katladık üzerine... :)



arkadaşlar hayat çok güzel...
her anını içimize sindire sindire yaşamak gerek...


dinleniyorsak; dinlendiğimizi hissederek,
eğleniyorsak; eğlendiğimizi hissederek,
seviyorsak; hissederek




nefes alıyorsak Ya RAB, ŞÜKÜRLERLE, MİNNETLE....




Rabbim her birimizin ömür yazısını tekrar yaşamak isteyeceğimiz kadar güzel yazsın...




hadi size bir de çok sevdiğim türkülerden birini göndereyim.... her dinlediğimde hoşuma gider, her dinlediğimde farklı şeyler hatırlatır... ama bu türküyü en güzel bizim bıdık kuzen RIDVAN söyler... galata köprüsünde sahne alıyor, Star Balık'ta... ney sesini severseniz, gidin dinleyin ;)))))


2 yorum:

  1. Sarıkamış'a giderken kaymayacağım bu sene demiştim. Ayağım ağrıyor, dizim sakat falan. Ne yaptım, üç gün sabahtan akşama kaydım :D Bütün kalelere tepelere tırmandım. İstanbul'a geldik topallamaya başladım, gezmek bana da yarıyor :D Ama tabi pilim çabuk bittiğinden kitapla yatak da iyi geliyor onun için gençkene enerjinin tadını çıkartmak gerek :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dimi ama ;))) saat 10 oldu eve şimdi geldim ama şuan tam anlamıyla yorgunluktan su almaya gidesim yok :)))))) hehehehe

      sevgiler,

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...