Cumartesi, Ocak 29, 2011

Dip-Zirve...

Dibine vurmuş bir hayatın duvarlarına tırmanırken buldu kendini.
Sanki tepelerde bir yerlerde bir ışık görüyor gibiydi. Tam da seçemiyordu ya, neyseydi, o ışık görmek istiyordu belli ki…
Duvarları vıcık vıcık olmuş gibiydi, hani sanki çamur çamur gibi. Sanki katılaşmış çorba gibi, tencereyi döndürsen tersine, pat diye boşalacakmış gibi lavaboya.. Elleri sanki kile bulanmış gibi, tırnaklarının arasına da girmiş zaten, kirlenmiş pislenmiş elleri, tırnakları ve içleri..
Tırmandı tırmandı tırmandı, nefes nefese kaldı bi ara ölüyorum sandı, nefesim gitti sesim kesildi, soluk yok, ışık yok, tutunacak bir dal bir el bakacak bir insan gözü yok, allahım ölüyorum, dedi kendi kendine, ölüyor sandı; ölmedi ama.. baktı ki, yaşadı..
Yumuşamış bir çamur birikintisine elleriyle koca bir yumruk attı, zamanından kalma acıları vardı ellerinin, vurulmuşlukların sancısını çekiyordu hala o eller, vurulmuş duvarlar, kopartırcasına çekilmiş saçlar, yazılmış yazıların elçileri ve daha niceleriydi o eller.. Bi yumrukla dağıldı çamur birikintisi, oyuldu. Geniş derin bir boşluk oldu. Girdi oturdu oraya. Kafasını kaldıracak kadar bile yer yoktu o kadar dar bir yerdi ama sığınacak bir yerdi işte, girdi oturdu.
Bekledi bir süre daha. Uyandığında dinlenmiş, daha diri ve daha genç gibiydi. Halbuki yine yirmi sekizindeydi. Şöyle bir kafasını uzattı oturduğu dar yerden. Aşağıya doğru baktı. Çamur birikintileri kurumuştu yavaş yavaş. Uzanabildiği yere hafifçe dokundu, pütür pütür olmuş gibi sanki kum gibi kaydı gitti parmaklarının ucundan.
Biraz daha doğruldu ve daha da tırmanmaya çalıştı. Tırmandı tırmandı..
Uzun zaman aldı bu sefer bu tırmanış.
Gördüğü ışık daha da büyüyordu sanki yaklaştıkça, tırmandı daha da hızla o ışığa. Gördükçe büyüdüğünü daha da heveslendi daha da hırslandı..
Zaman geçti.. artık tepedeydi. Ellerine baktı, tabir-i caizse leş gibi olmuştu. Suratı kir pas içinde, saçları dağılmış, gözlerinin altı sanki biraz daha canlı gibi, içleri kırmızı kırmızı, malum çok uykusuz kalmıştı. Etrafına baktı, insanlar ne kadar hızlı yürüyorlardı, nereye yetişiyorlardı böyle, nereye koşuyorlardı. Sağa sola doğru bakındı…
Sonra şöyle bir aşağıya baktı.
Çamurlara…
Kurumuş, taşlaşmış derin bir kuyuya.. Dibini göremediği, seçemediği ama içinde neler olduğunu bildiği, adını “geçmişim” koyduğu kuyuya.. Baktı, gülümsedi alaylı alaylı…
Ellerine baktı.. Çamurlar kurumuş, ellerini birbirine değdirince döküldü hepsi.. Tertemiz oldu elleri..
Tekrar baktı aşağıya…
Güldü..
Kalabalığın arasına karıştı…

7 yorum:

  1. Geçmişinden sıyrılışı, bu sıyrılıştaki hisleri ve sonrasında iki elini birbirine vurarak toz haline getirmesi...

    Sonrasında ise alaylı bir şekilde gülerek kalabalığa karışması.

    Okurken sonunu merak ettim hep, çamurun asfaltla bitmesi ve o gülüş, nasıl da sürprizdi!
    Çok güzeldi.. çok.

    YanıtlaSil
  2. Öyle yapmak lazım heralde, belki de ;))

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. hatta bugünün içinde olmak zorundaysa insan, kalabalığın arasındaki yerini alacaksa, dönüp geriye bakmamalı bile, "geçmişim" dediği o kuyuya...
    tabi unutmamalı da o kuyuda neler neler biriktirdiğini

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar Efendim,

    Sayfama yaptığınız ziyaret için çok teşekkür ederim. Blog sayfamdaki izleyiciler eklentisine bıraktığınız profil bilgilerinizde "bağlantılarım" bilgisi olmadığı için size oradan ulaşamadım. Tekrar Google'nin blog arama hizmetinden faydalanarak sizin sayfanıza ulaşabildim.

    Ziyaret ederek profil bilgilerinizi bıraktığınız bilgilerden size kimse ulaşamaz, çünkü "bağlantılarım" adresiniz yani "http://pinaryasampinarim.blogspot.com" adres bilginiz olmadığı için buradan kimse size ulaşamaz! Size ulaşmak isteyen ancak google blog arama motorundan ulaşabilir.

    Blog sayfanızın değişik bir şablon ve arayüzü var, çok güzel. İçeriği de çok hoş, son yazdığınız "Dip-Zirve..." bloğunuzu da okudum. İçinizden geldiği gibi yazdığınız için gayet güzel olmuş. Kaleminize , emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.

    Adını geçmişim koyduğunuz dipsiz kuyudan bahsederken, aklıma hemen Hz.Yusuf peygamberin kuyusu ile birlikte Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'deki kıssası gelir.

    İyi ve güzel şeyler paylaşmak arzu ve ümidiyle en Güzel'e emanet olun ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  5. Blog sayfama ulaşmanın bu kadar zor olduğunu gerçekten bilmiyordum. Uyardığınız için teşekkürler...
    Yazı için yorumunuza da ayrıca teşekkürler...
    İyi dileklerinizi paylaşıyorum..

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. işte bu kadar...herşey iki elin birbirine vurulması ve temizlenmesi kadar kolay olsun canım hayatında..geleceğin de en az geçmişin kadar güzel olsun..

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...